omurgalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
omurgalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mayıs 2008 Cumartesi

İNSANDA İSKELET SİSTEMİ

Omurgalıların çoğunda ve insanda iskelet vücudun çatısını oluşturur. İskelet aynı zamanda kaslara
bağlanma yüzeyi sağlayarak hareket sistemine de yardımcı olur. İskeleti meydana getiren kemikler organizmaların ihtiyacı olan bazı temel mineralleri depo eder.
Diğer taraftan, kemikler bir kısım kan hücrelerinin kırmızı kemik iliğine sahiptir. Vücuttaki kemiğin bir kısmı bağ dokusundan, bir kısmı da kıkırdak dokusundan gelişir. Organizmanın hayatı boyunca bir taraftan kemik yapımı devam ederken diğer taraftan da yapılan kemikler yıkılır. Büyüme çağından yapım yıkımdan daha fazla olduğundan kemikler uzar ve kalınlaşır. Orta yaşlılarda kemik yapım ve yıkımı denge halindedir. Yaşlılarda ise yıkım yapımdan daha fazladır. Bu nedenle kemikler gözenekli bir hal alır ve kolaylıkla yıkılabilir.

1 . Kemiklerin yapısı

Kemiklerin yapısında, %25 su, %45 inorganik madensel tuzlar(kalsiyum fosfat, kalsiyum karbonat,
magnezyum fosfat az miktarda sodyum ve demir) ve %30 organik maddeler bulunur. Madensel tuzlar
kemiğe sertlik kazandırır. Organik maddeler ise esnekliği sağlar.
Yaş ilerledikçe tuzların kemikte birikme oranı yükselir ve kemiğin sertleşmesini sağlar. Bundan dolayı çocuk ve gençlerde kemik elastiki yaşlı insanlarda ise sert ve kırılgandır.
Canlı kemik hücrelerine osteosit ve bu hücreler tarafından salgılanan ara maddeye osein denir. Bu iki yapı kemik yapısını meydana getirir. Osein protein yapıda bir ara maddedir. Kemikler yapıları yönüyle iki kısma ayrılır.
a . Sıkı kemik dokusu : İskeleti oluşturan bütün kemiklerin dış yüzeyi ile uzun kemiklerin gövdesi,, sıkı kemik dokusundan meydana gelir. Bu doku iç içe daireler halinde sıralanmış lamelli yapıdadır.
Lamellerin ortasında kan damarları ve sinirlerin geçtiği havers kanalı bulunur. Havers kanalındaki kan damarlarından osteositlere besin ve oksijen iletilirken artık maddeler aynı yoldan geri alınır. Havers kanallarını birbirine bağlayan kanallara da volkman kanalları denir.
Ortasında havers kanalı, etrafında halkasal kemik hücreleriyle aralarını boşluk bırakmadan doldurmuş ara maddeden yapılmış lamelli birimlere havers sistemi denir.
b . Süngerimsi kemik dokusu : Kırmızı kemik iliği ve düzensiz boşlukların bulunduğu ince kemik lamellerinden oluşmuştur. Sıkı kemiğe oranla daha yumuşaktır. Uzun kemiklerin baş kısmı ile diğer kemiklerin iç kısmında bulunur.

2 . Kemik Çeşitleri

İnsan iskeletini oluşturan kemikler uzun, yassı ve kısa kemikler olmak üzere üç şekilde
gruplandırılır.

a . Uzun kemikler : Kol ve bacaklarda bulunur. İki uçtaki şişkin kısma baş, iki baş arasında kalan kısma gövde adı verilir. Uzun kemikte en dışta kemiğin enine büyümesini ve onarılmasını sağlayan kemik zarı ( periost ) vardır. Uzun kemiğin baş kısmında, dışta ince bir tabaka halinde sıkı kemik dokusu, ortada süngersi kemik dokusu bulunur. Gövde kısmı ise tamamen sıkı kemik dokusundan yapılmış olup, ortasında kanal şeklinde bir boşluk yer alır. Bu kanalın içini sarı kemik iliği doldurur.
Uzun kemiğin baş kısmı ile gövdesi arasında kemiğin boyuna uzamasını sağlayan kıkırdak dokudan yapılmış bir tabaka bulunur. Bu tabaka bir süre kemiğin boyuna uzamasını sağlar ve daha sonra kemikleşir. Bundan sonra kemiğin uzaması eklem kıkırdağı tarafından devam ettirilir.
b . Yassı kemikler : Göğüs, kafatası, kalça ve kaburga kemiklerinden meydana gelmiştir. Bu kemikler dıştan kemik zarı (periyost) ile sarılıdır. Kemik zarının altındaki sıkı kemik dokusu ve bunun ortasında da süngersi kemik dokusu yer alır. Yassı kemiklerde sarı kemik iliği bulunduran kanal yoktur. Sadece kırmızı kemik iliği bulunur.
c . Kısa kemikler : El ve ayak bileklerinde bulunur. Bu kemiklerin en, boy ve kalınlıkları yaklaşık birbirine eşittir. Şekil bakımından farklı olmamakla beraber, yapı bakımından yassı kemiklere benzerler. Kısa kemiklerde kemik kanalı yoktur. Süngersi dokuda kırmızı kemik iliğine rastlanır.

3 . Eklemler

Eklemler iki kemiğin birleştiği yerlerde meydana gelir. Eklemler hareketsiz, az hareketli ve hareketli olmak üzere üç gruba ayrılabilir.

a . Hareketsiz eklemler (Oynamaz) : Kafatası gibi iskeletin hareket etmeyen kısımlarındaki kemiklerde görülür. Eklemleşen kemikler çok sıkı bir şekilde birbirine testere gibi girinti ve çıkıntılarla bağlanmışlardır. Bağlanma kemik
uzantılarının birbiri içerisine iyice sokulmasıyla oluşur.
b . Az hareketli eklemler (Yarı Oynar) : Omurgadaki doğrulma ve bükülme hareketleri gibi kemiklerin kısıtlı hareket etmesini sağlayan eklemlerdir. Az hareketli eklemlerden oluşan omurgada, omurlar arasında kıkırdak dokusu bulunur. Bunların esnekliğine bağlı olarak kısıtlı hareket meydana gelir.
c . Hareketli eklemler (Oynar) : Vücudun en çok hareket eden kısımları olan kol ve bacaklarda bulunur. Eklemleri oluşturan kemik uçları bağ dokusundan meydana gelmiş ortak bir kapsülle çevrilmiştir. Kapsülle eklem arasındaki boşluk eklem boşluğudur.
Eklem kapsülünün iç yüzeyi ince bir zarla örtülmüştür. Bu zar yumurta akına benzeyen bir salgı meydana getirir. Eklem boşluğunda toplanan bu sıvı ( eklem sıvısı ) eklem uçlarının kayganlığını sağlar.
Ayrıca kemiklerin eklem yüzeyleri eklem kıkırdağı ile örtülüdür ve bir kemikten diğerine uzanan bağ dokusundan meydana gelmiş eklem bağları bulunur. Bütün bu yapılar ekleme sağlamlık ve kolay hareket etme özelliği kazandırır.

kaburga,omurga,ra

4 . İskeletin Bölümleri

İskeletin yapısın oluşturan bütün kemikler; baş, gövde ve üyeler iskeleti olarak ayrılan, üç bölümü meydana getirirler.
a . Baş iskeleti : İskeletin bu kısmında kafatasını oluşturan kemikler ve yüz kemikleri bulunur. Kafatası beyin ve kısımlarının korunmasını sağlar.

Bu yapıyı oluşturan kemikler, birbirine sıkıca bağlıdır. Kemiklerin arasında sadece omurilik ve sinirlerin çıkmasını sağlayan
delikler bulunur.
Kafatası, alın, yan kafa, şakak, art kafa kemiği, temel ve kalbur kemiklerinden oluşur. Yüz kemikleri ise; tırnakçık, elmacık, burun, sapan, boynuzcuk, damak, üst ve alt çene kemiklerinden meydana gelir. Bunlardan alt çene kemiği şakak kemiğine bağlı ve hareketlidir.
b . Gövde iskeleti : İskeletin bu kısmı, omurga, göğüs kemiği ve kaburgalardan meydana gelir. Omurga; Boyundan başlayarak kuyruk sokumuna uzanan, 33 omurun üst üste gelerek dizilmesiyle meydana gelen bir yapıdır. Bu yapıyı oluşturan omurların her birinde, genel olarak iki yan çıkıntı, bir dikensi çıkıntı, omur cismi, omur deliği, omur yayları ve eklem çıkıntıları bulunur.
Her omur, diğerine kıkırdak disklerle bağlanarak omurgayı meydana getirir. Üst üste dizilen omurlardaki omur delikleri, omurga kanalını oluşturur. Bu kanalın içinde omurilik vardır. Omurga, boyun, sırt, bel, sağrı ve kuyruk sokumu olmak üzere beş bölümden meydana gelir. Boyun bölgesi yedi omurdan oluşur. Bunlardan birincisi atlas, ikincisine de eksen kemiği denir. Kafatası atlas kemiğine bağlıdır. Eksende bir çıkıntı ise atlas kemiğinin içine girmiştir. Bu yapı, kafatasının hareket ettirilmesini sağlar.
Kaburgaların bir ucuyla bağlı olduğu sırt bölgesi ise on iki omurdan meydana gelir. Omurganın bel bölgesi beş omurdan oluşur. Bu kısım hiçbir kemikle bağlantılı olmadığı için, bel bölgesinin rahat hareket ettirilmesini sağlar. Beş kemikten oluşan sağrı ve dört kemikten oluşan kuyruk sokumu kemikleri ise, birleşerek tek bir kemik halini almıştır.
Göğüs kemiği; vücudun göğüs bölgesinde ve kalbin üzerinde bulunur. Bu organı koruma ve kaburgalara bağlanma yeri olarak görev yapar.
Kaburgalar; on iki çift olup , yedi çifti doğrudan göğüs kemiğine bağlıdır. Diğer kaburgalardan 8, 9 ve 10. kaburgalar birleşerek yedinci kaburgaya bağlanırlar.
Son iki kaburga ise, yüzücü kaburgalar olarak adlandırılır. Çünkü bunların ön
uçları serbesttir. Bu durum, soluk alış verişi sırasında diyaframın aşağıya doğru rahat hareket etmesine olanak sağlar.





c . Üyeler iskeleti : Omuz kemeri ve kalça kemeri ile kol ve bacaklardan meydana gelir. Omuz kemeri, köprücük ve kürek kemiklerinden oluşur.Kalça kemeri ise, kalça, çatı ve oturga kemiklerinden meydana gelir. Bu kemikler önden birbirleriyle arkadan da sağrı omurlarıyla birleşerek leğen kemiğini oluştururlar.
Kol kemikleri; pazı, ön kol, dirsek, bilek, tarak ve parmak kemiklerinden meydana gelir. Her bir kolda toplam otuz kemik bulunur.
Bacak kemikleri: diz kapağı, uyluk, baldır, kaval, bilek, tarak ve parmak kemiklerinden meydana gelir. Bacağın alt kısmında, önde bulunan kemiğe kaval, arkada bulunan kemiğe ise baldır kemiği denir.
5 . Kemik Oluşumu ve Kontrolü

Kemik dokusunun ve kemiklerin oluşmasında hormonlar,mineraller, dengeli beslenme ve genetik faktörler etkilidir.
Kemiğin sertleşmesi için kalsiyum, fosfor , potasyum minerallerinin kemiğe geçmesi ve bunların kandaki miktarlarının belli sınırlar arasında tutulması gerekir. Kalsiyumun kemikten kana ve kandan da kemiğe geçişi parathormon ve kalsitonin denilen iki hormonla düzenlenir.
D vitamini, kemiklerde kalsiyum ve fosfat birikmesini sağlayarak kemikleri sertleştirir. Derideki D vitamini öncüsü olan maddeler ultraviyole ışınların etkisi ile D vitaminine dönüştürlür. D vitamini yetersizliğinde kemikte gerektiği kadar kalsiyum ve fosfat birikemez ve böylece kemik yumuşak kalır.
Bu durum çocukluk çağında olursa, bacaklarda eğrilikler ( raşitizm ) ve göğüs kafesinde çıkıntı meydana gelir. Şayet yetişkinlerde görülürse kemik
yumuşamamasına neden olur.
Kemiğin enine ve boyuna büyümesi ile son şeklini almasında genetik faktörlerde önemlidir.

CANLILARDA DESTEKLEYİCİ YAPILAR

İskelet ve kas sistemi , canlıların kendilerine ait şekillerini koruyan ve hareketlerini sağlayan sistemlerdir.Bu iki sistemin bulunduğu canlılar özellikle omurgalılardır.İskelet sadece hareketi sağlamakla kalmaz ,ayrıca vücudun dayanıklılığını da artırır . Kaslar ise canlıların aktif yer değiştirmelerine yardımcı olur.
Bir hücreli canlılarda , insanlarda ve hayvanlarda bulunan gelişmiş yapılı hareket organları yoktur.Bunlarda hareket ; sitoplazma veya hücre zarından oluşan bazı özel yapılarla sağlanır. Hareketin gerçekleştirilmesi ya bulunulan ortamla pasif olarak , yada özel yapılarla aktif olarak sağlanabilir.

A . PASİF HAREKET
Bu çeşit harekette , canlı yer değiştirmek için kendi enerjisini kullanmaz . Bulunduğu veya yaşadığı ortamın hareket etmesiyle, hareket sağlanmış olur . Örneğin ; bir çok bakteri ve tek hücreli canlı yaşadıkları suyun hareketi ile yer değiştirebilir.

B . AKTİF HAREKET
Bazı bir hücreli canlılarda ise, hareketin sağlanmasında hücre zarından oluşturulan özel yapılar kullanılır. Bu şekilde, canlının bir uyarana bağlı olarak, ve enerji harcayarak yer değiştirmesine taksis (göçüm) denir. Taksis hareketleri; yalancı ayaklar, siler veya kamçı kullanılarak gerçekleştirilebilir.
Yapılan hareket uyarının yönüne doğru ise pozitif taksis, uyarının zıt yönüne doğru ise zıt taksis adını alır. Örneğin; öglenanın ışığa doğru gitmesi pozitif fototaksis, amipin ısı kaynağından uzaklaşması negatif termotaksis, paremesyumun besin kaynağına doğru gitmesi ise, pozitif kemotaksis olarak adlandırılır.
*Amipsi hareket: Kök ayaklılar grubunda incelenen amip gibi bazı bir hücrelilerde , sitoplazmada bulunan ve kasılıp gevşeme
özelliğine sahip olan proteinler sayesinde, yalancı ayaklar oluşturulur . Bu şekilde oluşturulan yalancı ayaklar sayesinde, besinlerin alınması ve organizmanın yer değiştirmesi sağlanır . Yalancı ayak oluşturma, insan vücudundaki akyuvarlarda ve yine bir protist olan cıvık mantarlarda da görülür.
* Sil hareketi: Terliksi hayvan (paramesyum) gibi bir hücreli canlılarda görülür. Bunlarda hücre yüzeyinden çıkan çok sayında küçük sil, birlikte hareket ederek canlının yer değiştirmesini sağlar.
* Kamçı hareketi: Öglena ve bazı bir hücrelilerde, bazı bakterilerde sperm hücrelerinde hücre zarından uzanan bir veya birkaç tane kamçı ile hareket sağlanır. Protein yapılı olan kamçılar, su içinde burgu hareketi yaparak, canlının yer değiştirmesini sağlar.

Bir hücreli canlılarda, gelişmiş yapılı destek sistemleri bulunmaz. Ancak paramesyum ve öglena gibi bir hücrelilerde, pelikula denilen bir zar kalınlaşması bulunur. Bazen pelikulann yapısında kalsiyum ve silisyum minerallerinin birikmesiyle sert bir kabuk oluşur. Süngerlerde iç iskelet, spikül denilen yapılardan oluşur. Bunlar, kalsiyum karbonat ve silis gibi inorganik ve spongin gibi organik maddeden oluşan küçük yapılı iğne şeklinde kemiklerdir.Bu iğneler süngere, desteklik sağlayan bir iç iskelet olarak görev yapar. Derisi dikenlilerde, iskelet birbirine bağlanmış plakalardan meydana gelir. Bu plakalar üzerinde dikenler bulunur.
Hayvanlarda İskelet Sistemi
Hayvanlarda görülen iskelet iç ve dış olma üzere iki tiptir. Vücudu dış kısımdan örten ve destekleyen iskelete dış iskelet, iç kısımda bulunanlara da iç iskelet denir.

a.Dış iskelet: Bir hücre veya özel hücre grubunun salgıladığı organik ve inorganik maddelerden meydana gelir. Dış iskeletin üzerinde hiçbir vücut örtüsü bulunmaz. Kaslar iskelete içten bağlanmıştır. Vücut için iyi bir koruyucu olan dış iskelet karada
yaşayan organizmalarda fazla su kaybını önler. Dış iskelet esnek bir yapıya sahip olmadığı için, eklem bacaklılarda büyüme sırasında zaman zaman değiştirilir.
b. İç iskelet: Vücudun içinde bulunur. Kaslar iskelete dıştan bağlanmıştır. Üzeri çeşitli vücut örtüleri ile örtülmüştür. Omurgalılarda çok iyi gelişmiş bir iç iskelet vardır.

Köpek balıklarında iç iskelet kıkırdaktan ibarettir. Bu iskelet bütün hayat boyunca kemikleşmeden kalır. Diğer omurgalılarda ise embriyo döneminde kıkırdak dokusundan oluşan iç iskelet daha sonra kemik dokuya dönüşür.